19 Kasım 2013 Salı
Siiiipesyelll
Malzemeler
20 kaymee
Ağzını yamultarak 'SEN Mİİİ YAPACAN' diyen kasaba karşı 'Sanane yaaarrrr ' yerine bir adet Sabır
Kaostan düzen doğar felsefesiyle yemeğe her boku karıştırma cesareti
Yemeğin fotoğrafları daha asortik dursun diye fotoğraf programı
Yerdeki kilim kenardan sırıtmasın kadrajı
Yağın bittiğini anlayıp 'yağsız tavada kendi yağıyla' yalanını çaktırmayan ustalık
'O kadar gözüm aç ki makarnaya da çok pis abanırım' ölçüsü
Osur Osur İpe As
Son yılların trendlerinden ya gülmemek, kasmak hatta kasmaktan kas katı kesmek hani böyle büyüdüğünü adam olduğunu göstermenin bir timsali ya gülmemek hattaaa adeta son yılların en yaygaaan hastalığı bu gülmemek profil fotolarımızın hepsi ciddi cool görüntüler über bakışlar (benimde var bu fotolardan) zamanee ayak uydurmacalar işte... Neyse nereden geldim ben bu konuya, gülmekten doğru!
Dün topuğu yırtık bir çoraba istisnasız 10 dakika güldüğümden beri düşünüyorum, hacı biz ne kadar kasar (ş değil efem bildiğin asena'nın 'S' si) olmuşuz ya la ! çocukluğumdaki gibi güldükçe arkasının geldiği kahkahalar attım. Hangi parayla bu kadar çok gülebilirsin, ya da hangi mevki seni böyle güldürebilir ey lafsalatası dedim. Zaten bir şeyi itiraf edeyim de ondan da kurtulayım ensemde durup söyle söyle diye sıkıştıyor o da beni yıllarca Okan Bayülgen'i akıllı adam bildim hala da bilirim lakin bir yerde anlaşamıyoruz. 'Osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yok' derdi.Oldu mu Okan! Kabul osuruk kadar aklım yok anasını satayım ve de acayip güldürüyor beni, yani gülme listemde yukarıları cortlatır. Hele de çocukken teyzemin 'cart osuruk canım osuruk pıs osuruk pis osuruk'lafına da çok gülmüştüm. Koca kadın o demiş ben mi gülmeyeceğim. Hem osuruk iletişimin çok üst bir aşamasını temsil eder. O aşama geri dönülemez Samimiyet aşamasıdır efem!! Bir kere kaçırdınız mı ? Etrafınızdaki resmiyet havasını dağıtırsınız. ( O duymamazlığa gelenler hiç boşuna hallenmeyin herkes sizin ne halt ettiğinizin farkında da çaktırmadı) Böyle en romantik dönemlerinde sevgililerin başına gelir ya hava soğukken falan yolda yürürken istemsiz bir kas salınmasıyla 'coorttttt' heh süper,oldu mu sana kenan doğulu'dan 'hava da aşk kokusu var' parçası arkasında handeciğim 'sana çok kırmızı yakışıyor' patlatsın. ama benim en sevdiğim böyle en çok kasılan toplantı öncesi ya da resmi bir ortamda yapılanı suratlarda bir şebelek bakışları bir mağrur duruş, 'yıkılmadım, ayaktayım, dertlerimle başbaşayım' çalmakta. Neyse işte öyle çok zeki ve cool davranmaya kasarken bu kadar da paçozca zevklere sahibim. Yahu bu arada benim 'özgüven' kayıp gören varsa bir ara eve yollasın çok meraklardayım bilesiniz. Bir yanım ilim ilim bilim bir yanım osur osur ipe as
İşte çocukluk kahkahalarının sırrı burada a dostlar yani kimse sizi güldürmeye çalışmıyor ya da kimsenin bir yanlışına bakıp gülmüyorsunuz tamamen olayın içinde olup kahkahayı basıyorsunuz. Kaptınız gene reçeteyi hadi yine iyisiniz. Neeysee işte böyle de bir gün geçmekte bol bol gülelim illa ki zekice espriler şakalar olmasa da
16 Kasım 2013 Cumartesi
Deli Deli Küpeli

'Delilik, belki de özgürlüğe açılan bir kapıydı. Bu kapıdan geçmek isteyen biz akıllılara kapılar sonuna kadar açılmıştı...'
Aklımdan bu cümle geçerken mutfakta bulaşıkları topluyordum, içimden devam ettim. 'Hatta belki de özgürlüğün sanıldığı gibi temiz bir kokusu da yoktu.'
Sonrasında dün izlediğim videolardan biri geldi aklıma, bilimsel olarak kuantum teorisini anlatan bu video da Prof Amca ''Elektronlar arasında ayrılık yoktur. Daha da fazlası insanlar arasında da ayrılık yoktur. BİREYSELLİK BİR İLLÜZYON'dur.' diyordu. Bir telefon konuşmasında ağzımdan dökülenler geçti içimden sonra da
'Sevgiyi aradığımız her an kendimize bizde olmadığını söylüyoruz. Kafadaki gözlüğü unutup evin her yerinde aramak gibi. Sahip olmaya çalıştıkça da kaybetme serüvenine doğru yol alıyoruz. Hele ki korkularımız belki de bizi biz yapan o korkuları sahiplenmedikçe iyicene kendimize yabancılaşıyoruz. Her şeyi olduğu gibi kabul etmediğimiz her an sevgiyi de kendimizden uzaklaştırıyoruz.'
ve devam ediyorum,
'Sevgi zaten güzeli ve güçlüyü istemiyor, içlerimizdeki çirkinleri sevdirme çabasında şekilsiz, vücudsuz, kelimesiz olanı olduğu gibi ve de ne şekil alacaksa alsın her şekli ile kabul etmek istiyor. O yüzden mutsuzluklarımız besleniyor da besleniyor. İçimizdeki çirkini sevmeyi cesaret edemiyoruz. Ne zaman iki kişi çirkinlerini sevmeye başlıyor o zaman gerçek sevgi ortaya çıkıyor. Yani güzelken, iyi para kazanırken, gençken, sağlıklı iken değil; geleceğin getireceği belirsizlikle barış geliyor. '
'Deli deli küpeli' sözüne sadık
Kendi sözlerimi kendi kulaklarıma küpe ederek
Açıyorum kalbimi,
Çirkinlerimi sevmeye başlıyorum...
Güzelliğim de senden çirkinliğimde senden ey güzel hayat diyorum.
Ve biliyorum ki hayatta birisi diğer bir kişinin ona göre 'eksikliğinden, yanlışlarından, yalnızlıklarından,hatalarından' bahsederken aslında kendi içindeki eksiklik havuzuna dalıyor. Sevilmeye bir o kadar aç... Ona da açıyorum kalbimi...
Ve Pek Sayın Küpeliler burada yazıma son veriyorum başka bir küpeli yazı da görüşmek dileğiyle hepinizi canlarınızdan öpüyorum...
Kuantum ile ilgili videoyu da izlemek isteyenler için
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)