31 Ocak 2014 Cuma

Suzi Candır

Ben onunla yeni yeni tanışıyorum, her geçen gün hikayesinden bir parça öğrendikçe ne kadar güçlü bir kadın olduğunu idrak ediyorum. Şimdi çok güzel bir hedefi var. Hikayesinden bir bölüm



'Benim adım Suzan Durmazel 49 yaşında İstanbul Doğumluyum. 2 tane kız çocuğum var. 4 yıl önce şekere bağlı tansiyondan sol gözümü kaybettim. Arkasından eşimden 4 yıldır ayrı yaşıyorum. Kronik şeker hastasıyım. Herhangi bir sosyal güvencem yok ve kirada oturmaktayım. Buradaki amacım el emeğim olan hamur işlerimi yaparak helalinden geçimimi sağlayıp çocuklarıma bakmak ve tedavi olmaktır. Bundan sonrasında da benim gibi olan insanlara iş imkanı sağlamak asıl hedefimdir. Siparişleri 1 gün önceden telefon yoluyla alıp kargo ile evlerinize göndereceğim. Şuanda sadece İstanbul siparişlerine cevap verebiliyorum ilerleyen zamanlarda da diğer şehirlerdeki gönül dostlarıma hizmet vereceğim.'

Burası Suzi'ye Gider

'Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil. Herkesin gidebileceği bir yol vardır. Sen yeter ki, yanında yer almayı bil. Ne sen kimse için mecburi istikametsin, ne de bir başkası senin için… Seninle gelmek isteyenleri yanına al. Belki beraber daha çok şey katabilirsiniz bu hayata. Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini. Hayat rahat ve anlayışlı insanlarla Ve hayat hak ettiği gibi yaşandığında güzel… Ve unutma; aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir… C.Bukowski '.

27 Ocak 2014 Pazartesi

pansuman

depresyon yaralarına birebir pansuman şarkılar listemden gururla sunacağım bir baş yapıt 

23 Ocak 2014 Perşembe

ŞİDDET!


Bir şiddet hikayesini uzun uzun anlatmayacağım lakin insanoğlunun şiddet konusundaki yanlış algısında en ufak bir değişikliğe yol açarsa bu yazı ne ala...


Bakın şiddetin tanımı aşağıdaki gibidir, ben bunu da kabul ederekten kişilerin kendilerine uyguladıkları şiddeti yazmak istiyorum. Birkaç örnek ile uzun uzun yazmadan bahsedeceğim çünkü bunu yaşamayan kimse yok...


'Aile içi şiddet, bir aile üyesinin; diğer üyesi veya eski üyesine karşı fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir.
Fiziksel istismar ve çocuk istismarı; aile içi şiddetinin de bir parçası olabilir. Ancak çocuklara karşı yapılan şiddet eylemleri, çocuk istismarı altında incelenir. Her ne kadar göz ardı edilse de; fiziksel ve cinsel şiddet istismarlarının %90'ı aile bireyleri tarafından yapılmaktadır.[1]
Çeşitli ülkelerde Aile içi şiddet'e bakış açısı oldukça değişiktir. Birçok toplum ve dini inanışlar arasında da farklılıklar bulunmaktadır.
Kaynak: 

Türkiye'den şiddet örneklerine lütfen http://www.siddethikayeleri.com/ bu linkten bakınız burada çok detaylandırmadan geçiyorum. 

Neyse gelelim iç şiddete, bence hayattaki en büyük şiddet türü  insanın kendisine yaptığı İÇ SES şiddetidir. Yaşamın içindeki olaylar aslında kişisel değildir. Algılarımız onları kendi çıkarlarına göre anlamlandırır. Bir bardak su gerçek anlamda sadece bir bardak sudur. ona anlam katan bizleriz. Yarı dolu bardak, soğuk su, kirli, temiz algı ölçülerimize göre isimlendiririz. Bu çok temel bir örnek olmakla birlikte bütün bir hayatı bu bardak gibi değerlendiririz. Algılarımızda gerçeklerden uzaklaşarak kişiselleştirmeler yapar. Çok mutlu olduğumuz bir dönemde başımıza gelen kötü bir olay bizi çok darlandırmazken depresyon dönemlerimizde lanetlenmişiz gibi kendimizi hırpalarız. Hak arama davasına gireriz kimse bardaktan hak aranamayacağını söyleyemez. Bazı çocuklar açlıktan ölürken bazıları da ellerindeki imkanlarla adam keserler bazıları da okuyup icatlar yapar. Ve biliyor musunuz bir araştırmaya göre hareketlerimizin, seçimlerimizin bir çoğu atalarımızdan aldığımız genlerden geliyor. Yani saldırgan bir kişi, yalancı bir kişi, korkak, özgüvensiz bir bünyenin altında hem çevre faktörü hem de genler yatmaktadır. 

İnsan aslında çokça da ışıktan oluşur, yansıyan ve yansıtandır. Kötü bir çevrede devamlı şiddete maruz kalan birisi istemsiz bir şekilde bunu yansıtmaya da başlar. Aynı kişiyi huzurlu, kendini ifade edebileceği anlaşıldığını düşündüğü yerde çok farklı reaksiyonlar verdiği görülmektedir. Zamanla iç ses değişir, olaylar aynı olsa bile onlara olan yorumlar değişir. Uğradığı tecavüzün, mağdurluğunu aşıp diğer insanlara sevgi dolu bir dönüşüm bile yaşayanlar var. Bunun içinde iş kendisinde başlıyor. Öncelikle yapması gereken tek bir şey var. Kabul etmek...Hayatı tamamen kabul etmeli ardından kendisini kabul etmeli... İyi, kötü, başarılarından çok hatalarına sarılan insanlar mutlu oluyorlar. Ve zamanla o hatalar daha aza iniyor. Tamamen aşanlarda var... 

Yani işin özü tüm dünya üzerinize doğru gelmiyor aslında siz kendi üstünüze çok gidiyorsunuz... Şiddet içinizde başlar ve biter... Ortam, diğer insanlar sadece yansımalardır. Algılarınız değiştikçe bu durumlardan da uzaklaşıp kendinize sağlıklı bir yaşam kurabilirsiniz. 
Ben bunları nereden mi biliyorum...
...






'Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm... (Gabriel Garcia Marquez)'

22 Ocak 2014 Çarşamba

bahar temizliği



'yazmayan kalemleri....
sayfası bitmiş defterleri.
kulpu kırık fincanları.
'zayıflayınca giyerim' kotunu.
son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri.
arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olurdediğiniz o sandalyeyi.
dibi kararmış tencereyi.
taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları.
sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı.
çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı allah aşkına) 
atın.

ohh bir ferahlayın bakalım. tamam mı?
şimdi ihtimalleri atın.
'olacaktı, son anda olmadı'ları atın, olmamış işte.
takılıp kaldığınız o günü.
düşünüp durduğunuz o lafı.
atın.
küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü.
alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan
o 'olayı'
atın.
o hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini
kestiğiniz eski gazete küpürünü
içinizi kemiren o ukteyi
atın.
zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor)
depodaki koşu bandını.
atın.
cevabı olmayan soruları
kaçırdığınız fırsatları
atıldığınız işleri
beceremediğiniz ilişkileri
kişisel gelişim kitaplarını
atın.
arkanızdan konuşanları.
önünüzü kapayanları.
alamadığınız terfiyi
oturamadığınız evi
'şimdiki aklım olsa'ları
aldığınız en kötü karneyi.
hatta en iyi karneyi.
çalışmayan saatleri.
işe yaramayan fikirleri.
kaçan trenleri.
zamansız yaşlandıran dertleri.
'o gün' olanları.
halının altına süpürdüklerinizi.
dolabın dibine iteklediklerinizi.
atın.
bakın, ne güzel güneş çıktı..'


alıntı

11 Ocak 2014 Cumartesi

Sokak Kızları

Mira & Hira

İnsancıklar

Küçükçekmece Gölü'nün, Avcılar Firuz Köy mevki (gölün üst kenarı) görgü tanıklarının iddialarına göre aylardan beri gece saatlerinde başka bir belediye tarafından gizlice ve yasa dışı bir şekilde göle sanayi atıkları dökülüyor.

Küçükçekmece Belediyesi konuyla ilgili araştırmaları sonucu bölgedeki araba lastiklerini, sanayi atıklarını belgeleyip gerekli kurumlara iletti. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne yapılan şikayete henüz bir dönüş yaşanmadı. Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay tarafından da konu takip edilmektedir. Göl Balıkçılarının iddialarına göre Esenyurt Belediyesi tarafından gölün kirletildiği aktarılıyor. Atıkların olduğu bölge, binlerce kuşa ev sahipliği yapan Kuş Cenneti Manyas'ın geçiş bölgesi içinde yer aldığı için canlı yaşamı fazlaca etkilemektedir.




6 Ocak 2014 Pazartesi

Aşklar ve Mevsimler

Mevsimlerle aşkların ilgisi var mıdır? Varsa nasıldır?

Bu konuda net bir bilgim olmamakla birlikte yaşadıklarımdan ve gözlemlerimden şöyle sonuçlar çıkarıyorum...

Yaz Aşkları

Hava sıcak, deniz, göte kaçmış kum, diskolar o biçim tenler yanmış hafiften herkesin üzerinde 'yaz ayları; gevşer gönül yayları' havası vardır. Herkeste bir gevşeklik söz konusu iken karşınızda da gözünüze güzel gelen biri de denk gelmişse akşamda deniz kenarında iki kelam edip, şarkılarla da dans edilmişse al sana yaz aşkı modu. Hatırlayın canlar 80'ler bebeleri 'Lambada' parçası buraya cuk oturur. Tenler kakao yağı kokar kafa deniz kokar tuzlu tuzlu... Neyse kaçak et muhabbetini geçersek son dondurmalarının kıçları ısırılıp lüp lüp çekilirken valizler hazırlanmaya başlar. Ah ne zordur ' tatil hiç bitmese, ne çabukta geçti' cümleleri arasında nasıl özleneceği konuşulur.
Bir taraf otogar yolunu bir taraf kaytan bıyıklı babanın otomobiline yollanır. Yola çıkalı 15 dakika olmadan tatili 10 yıl önce yaşamış gibi yabancılaşma başlar.

2. ay ' yüzünü unuttum galiba'
8. ay ' adı neydi ki ya' olur

Neyse Yaz gelir hikaye aynı oyuncular değişir. Genelde Yaz Aşkları adı üstündedir. Sonbahara ulaşamazlar. ( istisnalar araya girme kardeşim, arkalara doğru bir zahmet ilerleyelim)

Sonbahar Aşkları

Adı üstünde mevsime gel ben bu mevsime Melankoli Mevsimi demek istiyorum. Yazın hurmalarının tırmaladığı mevsimdir. Çapkınlar inlerine çekilirler ve ortalık romantiklere kalır. Çapkınların kırdıkları kalpleri Romantikler bu mevsimde deniz kenarlarından toplar. Şiirler, şarkılar, yağmurlar ve dökülen yapraklar eşliğinde bol gözyaşlı bir şekilde omuzlara salınır kafalar. Birini hayat kırmıştır diğerini çapkın bu iki kırık bir sağlam edemeden dallarından koparlar. Ve son yaprakta toprakla böyle buluşur.

Kış Aşkları

Kışın aşık olmak her baba yiğidin harcı değildir. Adamın boku havada donarken sen diğerinin eli üşümesin diye kendini heba edersin. Burun kenarı sümüğe aldırmadan öpüşülür. Yeri gelir kendi sümkürtür sevgilisini. İki kumru gibidir bunlar üşüdükçe yakınlaşırlar. En sonunda da soğuktan birbirlerine yapışırlar. Mevsim sevgi ile ısınma mevsimidir. Bu mevsimde yola baş koyanlar genelde tek yastığa da baş koyup mutlu olurlar.

Ellerin üşür diğeri eliyle sımsıkı tutup elini cebinde ısıtır.

Buz gibi de olsa yanaklar öpülür

Ayakkabı su geçirir, çoraplar değişir

Sıcak çorba mevsimidir, içine bolca limon sıkılarak içilir.

Bir alana bir bedava'ların keyfine varılan mevsimdir.

Neyse kış mevsimi bana uzun uzun yazdırır işte...

Kış Aşkları direnmeyi gerektirir

Umudu..

Suğuğa, hayata, zorluklara karşı olmaktır.

 Kışı bahara çevirir. Kardelen gibi açar kalbin gökyüzüne...

Kışın birisi elinizi sımsıkı tutuyorsa o her mevsimde aşık olacağınız kişidir.








2 Ocak 2014 Perşembe

Beni Siz Delirttiniz


Beni siz delirttiniz evet, evet,evet, siz, siz
Kırmızı ışıkta geçen şoförler ve boşverli türküler
Sahil yolundaki kazalar, denize düşen şu uçak
Beyaz camda hayvanlar ve reklamlar,
Yeşilçam'da baldır bacak

Beni siz delirttiniz evet, evet, evet siz delirttiniz beni
Uçaklar, rüşvetler ve mobilyalar ve ahlak üstüne nutuklar
Günden güne ufalan ekmekler pasta yesin efendiler ama
Gaz tenekesi ile su kuyrukları ve bir başbuğun buyrukları

Beni siz delirttiniz evet, evet, evet
Siz delirttiniz beni hiç kuşkum yok bundan eminim
Darılmaca yok ben bir deliyim ama beni siz delirttiniz
Gelin katılın sizde bize, bizde herkese yer var
Dostlarım hep Napolyon hepsi Sezar
Bol miktarda Hitler de çıkar 



Ülkece yine delirttiler bizi
Yolsuzluklarla 
Bebek ölümleriyle
Kadın cinayetleri
İşçi ölümleri 
...

Neyse ki elimizde bir avuç delilik var da 
Çok lazım olunca sapıtıyoruz